Tüp Bebek Tedavisinde Tekrarlayan İmplantasyon Başarısızlığı Görülen Kadınlarda Antısense Mırna Gen Polimorfizmlerinin Etkisinin Araştırılması

Abstract

Önemli bir sorun haline gelmiş RIF (Recurrent İmplantation Failure) etyolojisi ve yönetiminde katkıda bulunmak, başarılı implantasyon oranlarının artmasını sağlamak ve gelecekte mikroRNA ların biyomarker olarak kullanılabilmesine katkıda bulunmaktır. her hangi malignitesi olmayan 24-46 yaş grubundan en az 2 kez taze ve ya donmuş 3. ve ya 5. gün embriyo transferinin başarısız olduğu 105 kadın çalışma grubunu oluşturdu. Kontrol grubunu ise sağlıklı spontan gebeliği olan 22-40 yaş arası 110 kadından oluşturuldu. Kontrol grubu bilgilendirilmiş ve araştırmaya dahil edilebilmeleri için gerekli yasal izinleri alınmıştr. Kontrol grubuna ve hasta grubuna ait kadınların her birinden alınan 5-10'ar cc'lik periferik kan örnekleri EDTA (etilen diamin tetraasetik asitli) tüplere konulmuş ve uygun zamanda DNA ekstraksiyonu yapılmak üzere -20 C°'de saklanmıştır. Kontrol grubunu oluşturan sağlıklı kadınların her birinden 5-10'ar cc'lik periferik kan alınmıştır. RIF grubunda ve kontrol grubunda çalıştığımız periferik kandaki miRNAlar arasında allelik ve genotipik farklılık izlenmedi. Aynı zamanda her iki grub arasında yaş , BMI (Vücut Kitle Endeksi) ve FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) değerleri arasında da anlamlı fark yoktu. Daha önce yapılan birkaç çalışmanın aksine bizim çalışmamızdaki Türk kadın popülasyonunda RIFli grup ile kontrol grubu arasında periferik kandan bakılan miR-146aC>G, miR-149C>T, miR-196a2T>C, VE miR-499A>G arasında anlamlı allelik ve genotipik fark izlenmedi.To contribute to the etiology and management of RIF (Repeated Implantation failure), which has become an important problem, to increase successful implantation rates and to contribute to the use of micRNAs as biomarkers in the future. At least 2 times fresh or frozen 3rd or 5th day embryo transfer from the 24-46 age group constituted the study group. The control group consisted of 110 women between the ages of 22 and 40 who had healthy spontaneous pregnancies. The control group has been informed and the necessary legal permissions have been obtained to be included in the research. Peripheral blood samples of 5-10 cc each from each of the control group and the patient group were placed in tubes with ethylenediaminetetraacetic acid (EDTA) and stored at -20 C° for DNA extraction at the appropriate time. 5-10 cc each of the healthy women who make up the control group. There was no allelic and genotypic difference between miRNAs in peripheral blood that we studied in the RIF group and the control group. At the same time age between both groups. There was also no significant difference between BMI (Body mass index) and FSH (Follicle-stimulating hormone) values. Conclusions Unlike several previous studies, in our study, there was no significant allelic and genotypic difference between the peripheral blood miR-146aC>G, miR-149C>T, miR-196a2T>C, and miR-499A>G between the RIF group and the control group in the Turkish female population.