İbn Arabi ve Paul Tillich'in Sevgi Anlayışlarının Karşılaştırılması

Abstract

İbn Arabi'nin ve Paul Tillich'in sevgi anlayışlarını ele aldığımız bu doktora tezinde tezimizi üç bölüm şeklinde oluşturduk. Bu tez temel olarak varoluş öncesi ve varoluş sonrası sevginin görünümlerinin iki düşünür özelinde nasıl ele alındığını analiz etmektedir. Bu vesileyle teorik diye adlandırdığımız varoluş öncesi yaratılış öncesinden başlamaktadır ve insanın müdahalesine kapalıdır. Pratik olarak isimlendirilen varoluş sonrası ise bir sevgi hareketi olarak yaratmadan sonraki sevgi görünümleri işlenmiştir. Bu alan da hem teorik hem de pratik olarak bölümlendirilerek tezin genelindeki bütünsellik korunmaya çalışılmıştır. Model olarak da bütünü görmemize imkan veren bütüncül ve eleştirel model, yöntem olarak da geçmişten getirdiğimiz malzemeyi yorumlamaya imkan veren tarihsel eleştiri yöntemi kullanılmıştır. Giriş bölümünde sevginin geçmiş görünümlerine kısaca değininilmiş. Birinci ve ikinci bölümde ise ilk önce kavramsal çerçeve çizilip; hayat hikayeleri, kullandıkları model ve yöntemler ve kullandıkları sevgi kavramları işlenip daha sonra ayrıntıya inilmiştir. Üçüncü bölümde ise düşünürlerin etkilendiği ve etkilediği düşünürlerin izi sürülerek hem doğudan hem batıdan kaynaklarla desteklenip karşılaştırma yapılarak sonuca gidilmiştir.

In this doctoral thesis, in which we discussed the perception of love both in Ibn Arabi and Paul Tillich, we formed our thesis in three parts. This thesis basically analyzes how the aspects of pre-existent and post-existential love are handled by two thinkers. On this occasion, the pre-existence we call theoretical begins before creation and is closed to human intervention. On the other hand, after the existence, which is called practical, the appearances of love after creation as an act of love are processed. This area was also divided into both theoretical and practical sections, and so the integrity of the thesis was tried to be preserved. The holistic and critical model, which allows us to see the whole, as a model, and the historical criticism method, which allows us to interpret the material we brought from the past, was used as a method. In the introduction, the past aspects of love are briefly mentioned. In the first and second sections, firstly, the conceptual framework is drawn; their life stories, the models and methods they used, and the concepts of love they used were processed and then detailed. In the third chapter, by following the traces of the thinkers who were influenced and influenced by the thinkers, the conclusion was reached by supporting and comparing with the sources from both the east and the west.