Publication:
Türkiye'deki Aile Hekimliği Uzmanlık Öğrencilerinin Esansiyel Hipertansiyon Hakkında Bilgi, Algı ve Tutumları

Loading...
Thumbnail Image

Date

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Research Projects

Organizational Units

Journal Issue

Abstract

Amaç: Türkiye' deki aile hekimliği uzmanlık öğrencilerinin, esansiyel hipertansiyon hakkında bilgi, algı ve tutumlarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte planlanan bu çalışmanın evrenini Türkiye'de aile hekimliği uzmanlık öğrencisi olan asistan hekimler oluşturmuştur. Çalışmaya katılmayı kabul eden 334 asistan hekime online uygulanmıştır. Elde edilen veriler bilgisayarda IBM SPSS 21 (Statistical Package for Social Sciences Version 21) programında değerlendirildi. Yüzdelik, sayı, ortalama, standart sapma olarak verildi. Verilerin normal dağılımı Kolmogorov Smirnov testi ile değerlendirildi. Verilerin karşılaştırılmasında ki-kare ve kullanıldı. Çalışmada p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Aile hekimliği uzmanlık öğrencileri arasında yaptığımız çalışmaya 334 kişi katılmıştır. Katılımcıların %62 (n=207) si kadın %38 (n=127) si erkektir. Yaş ortalaması 29,4'tür. Yaş gruplarına göre bakıldığında ise %78,7'si 25-30 yaş arası, %20,7'si 31 yaş ve üstü %0,6'sı ise 24 yaş ve altıdır. Çalışmaya katılan hekimlerin %66.8 (n=223)'i 4 yıl ve altı, %33.2 (n=111)'si 4 yıldan fazla süre ile hekimlik yapmıştır. Katılımcıların %33,2(n=111)'si aile hekimliği asistanlığında 1 yıl ve daha az, %31,7(n=106)'si 1 ila 2 yıl arasında,%35(n=117)'i ise 2 yıldan fazla süre ile aktif olarak çalışmıştır. Katılımcıların %17,7 (n=59) si sadece dahiliye, %6 (n=20) sı sadece kardiyoloji, %66,2 (n:221) si ise hem dahiliye hem kardiyoloji rotasyonunu tamamlamıştır. %10,2 (n:34) si ise kardiyoloji ya da dahiliye rotasyonu almamıştır. Cinsiyet ile hasta yönetiminde kendine güven konusunda cevaplar karşılaştırıldığında sadece hastaları kardiyovasküler risk açısından değerlendirebilme konusunda anlamlı fark bulunmuştur(p=0,034). Erkekler hastaları kardiyovasküler risk açısından değerlendirebilme konusunda kadınlara göre daha çok kendilerine güveniyordu. Hekimlikte aktif çalışma süresi ile karşılaştırdığımızda ise bazı önermelerle anlamlı ilişki saptandı. Hipertansiyonu doğru şekilde teşhis edebilme, kardiyovasküler risk açısından değerlendirebilme, yaşam tarzı değişiklikleri hakkında danışmanlık yapabilme, antihipertansif tedavi reçetesi düzenleyebilme ile aktif hekimlik yapılan süre arasında anlamlı ilişki saptandı(sırası ile p=0.031, 0.036, 0.014, 0.009). Aktif hekimlik süresi arttıkça bu konularda kendine güven artıyordu. Kılavuz kullanan kişiler kullanmayanlara göre daha fazla kendilerine güveniyordu. Hipertansiyon hastalarının yönetiminde, hekimlikte geçirilen süre arttıkça, hipertansiyon tanılı hastanın çok olması daha az sorun olarak görülmektedir(p=0.015). Aktif hekimlikte daha fazla süre geçiren katılımcılar 'Yeterli klinik karar verme becerisine sahip olmamak' ifadesine daha az süre geçirenlere göre daha fazla katılmıyorum cevabı vermiştir( p=0.01). Yeterli danışmanlık becerisine sahip olmamak' önermesine katılmıyorum cevabı verenler aktif hekimlik süresi fazla olanlarda anlamlı olarak daha fazlaydı(p=0.0). Rotasyon eğitimi alanlar ile almayanlar karşılaştırıldığında preeklampsi kriterlerini ve dirençli hipertansiyon tanımını doğu cevaplama arasında anlamlı ilişki bulunmuştur(sırası ile p= 0.026, 0.036). Sonuç: Kılavuz kullanımı ve rotasyon eğitimleri asistan hekimlerin esansiyel hipertansiyon hakkındaki bilgi ve tutumlarına olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Çalışmamıza katılan hekimlerin büyük çoğunluğu kılavuzlara başvurmaktadır. Katılımcıların büyük çoğunluğu bilgi sorularına doğru cevap vermiştir. Zaman yetersizliği hasta yönetiminde karşılaştıkları en önemli sorun olarak görülmektedir. Bu konuda hekimlerin hasta dışındaki iş yükü azaltılarak hastalara daha fazla zaman ayırmasının yolu açılabilir. Anahtar Kelimeler: Esansiyel hipertansiyon, Aile hekimliği, uzmanlık öğrencileri
Aim: It was aimed to evaluate the knowledge, perceptions and attitudes of family medicine residents in Turkey about essential hypertension. Materials and Methods: The population of this cross-sectional study was composed of residents who are family medicine residency students in Turkey. It was applied online to 334 assistant physicians who agreed to participate in the study. The obtained data were evaluated in the IBM SPSS 21 (Statistical Package for Social Sciences Version 21) program on the computer. It was given as percentage, number, mean, standard deviation. The normal distribution of data was evaluated with the Kolmogorov Smirnov test. Chi-square were used to compare data. P<0.05 was considered statistically significant in the study. Results: 334 people participated in our study among family medicine specialty students. 62% (n=207) of the participants were female and 38% (n=127) were male. The average age is 29.4. Considering the age groups, 78.7% are between 25-30 years old, 20.7% are 31 years old and over, 0.6% are 24 years old and under. 66.8% (n=223) of the physicians participating in the study worked as a physician for 4 years or less, and 33.2% (n=111) for more than 4 years. 33.2% (n=111) of the participants were in family medicine residency for 1 year or less, 31.7% (n=106) between 1 and 2 years, and 35% (n=117) after 2 years. has been active for a long time. 17.7% (n=59) of the participants completed only internal medicine, 6% (n=20) only cardiology, and 66.2% (n:221) both internal medicine and cardiology rotation. 10.2% (n:34) did not receive cardiology or internal medicine rotation. When the answers about gender and self-confidence in patient management were compared, a significant difference was found only in evaluating patients in terms of cardiovascular risk (p=0.034). Men were more confident than women in assessing patients for cardiovascular risk. When we compared it with the active working time in medicine, a significant relationship was found with some propositions. A significant correlation was found between being able to accurately diagnose hypertension, assessing it in terms of cardiovascular risk, providing counseling on lifestyle changes, prescribing antihypertensive treatment, and the duration of active practice (respectively p=0.031, 0.036, 0.014, 0.009). As the duration of active practice increased, self-confidence increased in these subjects. People who used guides were more self-confident than those who did not. In the management of hypertension patients, as the time spent in medicine increases, the number of patients diagnosed with hypertension appears to be less of a problem (p=0.015). Participants who spent more time in active medicine gave the statement 'Not having sufficient clinical decision-making skills' more than those who spent less time (p=0.01). Those who gave the answer 'I disagree' with the proposition 'not having sufficient counseling skills' were significantly higher in those who had a longer period of active practice (p=0.0). When those who did and did not receive rotation training were compared, a significant correlation was found between answering the preeclampsia criteria and the definition of resistant hypertension (respectively p= 0.026, 0.036). Conclusions: Guideline usage and rotation trainings contribute positively to the knowledge and attitudes of resident physicians about essential hypertension. The vast majority of physicians participating in our study refer to guidelines. The vast majority of the participants answered the information questions correctly. Lack of time is seen as the most important problem they face in patient management. In this regard, the way for physicians to spare more time for patients can be paved by reducing the workload outside the patient. Keywords: Essential hypertension, Family medicine, residency students

Description

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

86

Endorsement

Review

Supplemented By

Referenced By