Ticari Havayolu Pilotlarında Barotravma Sıklığı ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi

Abstract

Uçuş esnasında pilotlar görevlerini yerine getirirken birçok çevresel etkenin etkisi altında kalırlar. Bu çevresel etkilerden biri olan ve uçuş sırasında meydana gelen basınç değişiklikleri, orta kulak ve sinüs barotravması ile sonuçlanabilir. Bu çalışmada ülkemizde faaliyet gösteren ticari havayolu pilotlarında orta kulak ve sinüs barotravmaları görülme sıklığının ve uçuş ortamında neden olabilecek faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma aktif uçuş hayatına devam eden 329 ticari pilot ile yürütülmüştür. Katılımcılara demografik özelliklerini, uçuş saatlerini, barotravmaya katkıda bulunabilecek hastalık öykülerini, üst solunum yolu enfeksiyon (ÜSYE) sıklıklarını, grip aşısı yaptırma durumlarını, sinüs ve kulak barotravma sıklıklarını sorguladığımız bir anket uygulanmıştır. Çalışmaya yaş ortalamaları 41,26±9,68 olan 314 erkek ve 15 kadın pilot dahil edilmiştir. Pilotların meslek hayatı boyunca kulak barotravması yaşama oranları %55,6 ve sinüs barotravması yaşama oranları %57,8 olarak belirlenmiştir. Ayrıca pilotların son bir yılda kulak barotravması yaşama sıklığı %34,4 ve sinüs barotravması yaşama sıklığı %32,9 olarak bulunmuştur. Nazal septum deviasyonu olan pilotların (n=48) kulak barotravması yaşaması ve sinüs barotravması yaşaması istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur (p<0,05). Pilotlarda alerjik rinit hastalığının olması (n=48) ile kulak barotravması yaşanması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuş olup (p<0,001), alerjik rinit ile sinüs barotravması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır. Pilotların son bir yıl içerisinde geçirdikleri ÜSYE sayıları ortalama 1,8±1,48 olarak tespit edilmiştir. ÜSYE geçirdikleri sırada uçuş görevlerine devam eden pilotlarda kulak ve sinüs barotravması yaşanması anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur (p<0,001). ÜSYE'nin kulak ve sinüs barotravması için predispozan bir faktör olduğu halde çalışmamızda pilotların ÜSYE yaşadıkları sırada büyük çoğunluğunun uçuş görevlerine devam ettikleri ve barotravma yaşama oranlarının daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Barotravma hakkında uçucu personele daha fazla bilgi verilmesinin, havacılık emniyeti açısından özellikle dikkat edilmesi gereken önemli bir konu olduğu göze çarpmaktadır.

Pilots are under the influence of many environmental factors during flight when fulfilling their duties. Pressure change which is one of these environmental factors and which occurs during the flight can result in with otic and sinus barotraumas. This study aims to evaluate the prevalance of otic and sinus barotraumas among commercial airline pilots in our country and the factors that can cause barotraumas in flight environment. The study was conducted with 329 commercial airline pilots who are actively flying. Participants were asked to complete the survey form that questions participants' demographic characteristics, flight hours, medical history that could contribute barotrauma, upper respiratory infection (URI) frequency, flu vaccination and sinus and otic barotrauma frequency. 314 male and 15 female pilots whose average age was 41,26±9,68 were included in the study. Otic barotrauma and sinus barotrauma incidence of pilots during their career are determined %55,6 and %57,8. Also otic barotrauma and sinus barotrauma prevalence of pilots in the recent year are determined %34,4 and %32,9. Pilots with nasal septum deviation (n=48) have statistically high otic and sinus barotrauma rates (p<0,05). Statisticly there is a significant difference between allergic rhinitis (n=48) and otic barotrauma (p<0,001) however there is not a statistically significant difference between allergic rhinitis and sinus barotrauma. Average URI count of pilots in the recent year found 1.8±1.48. Otic and sinus barotrauma are found statistically high within pilots who continued their duties in spite of URI (p<0,001). While upper respiratory infection is a predisposing factor for otic and sinus barotrauma, it is observered that a great majority of the pilots continued their flight duties during URIs and it is revealed that their barotrauma rates are higher. It is clearly indicated that giving further information to the aircrew about barotrauma is a remarkably important issue in terms of flight safety.