Üniversite Öğrencilerinin Kalp Damar Hastalıkları Risk Faktörleri Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin ve Farkındalıklarının Değerlendirilmesi

Abstract

AIM: Cardiovascular diseases are the most important causes of mortality and morbidity in the world. It is very important to evaluate society's knowledge level about the disease and screen and identify risky people. Therefore, this study; was conducted to evaluate university students' knowledge and awareness about cardiovascular disease risk factors. MATERIALS METHOD: This cross-sectional study was conducted between April 2017 and April 2018 with 560 university students who applied to the Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine, Department of Family Medicine Polyclinic for any reason and volunteered to participate in the study and whose verbal permissions were obtained. The data were collected using a questionnaire prepared by the researcher and the Cardiovascular Disease Risk Factors Knowledge Level (CARRF-BD) Scale. RESULTS: The average age of the students is 21.65±2.29 years, 71.3% of them are women, 58% of them are studying at health-related faculties, 3.9% are obese, 5.5% are hypertensive, 9.8% had a large waist circumference, 18% smoked and 17.1% used alcohol, 87.1% consumed bread, 39.3% used vegetable oil in meals, 84.1% regularly consumed fruits and vegetables, 88.4% regularly consumed red meat, 16.3% of them were throwing salt when the meal came to the table without tasting it, 25.5% were exercising regularly, 6.1% had a chronic disease, 36.1% had a chronic disease in their first degree relatives, and 62.7% of them had measurements such as blood pressure, lipid, blood sugar in the last three years. The average score of the students' CARRF-BD was 21.0 ± 4.6, and the median was 22(2-28). CONCLUSION: Our students' awareness and knowledge of cardiovascular disease risk factors are above average. A statistically significant relationship was found between the average score of CARRF-BD and gender, faculty, education level of parents, socioeconomic level, chronic illness in the family, smoking, regular exercise, taking measurements in the last three years, blood pressures, and body mass indexes.AMAÇ: Kardiyovasküler hastalıklar, tüm dünyada en önemli mortalite ve morbidite sebebidir. Toplumun hastalık hakkındaki bilgi düzeyinin değerlendirilmesi ve riskli kişilerin taranıp belirlenmesi çok önemlidir. Bu nedenle bu çalışma; üniversite öğrencilerinin kalp damar hastalıkları risk faktörleri hakkındaki bilgi düzeylerinin ve farkındalıklarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Kesitsel tipte tasarlanan bu çalışma Nisan 2017-Nisan 2018 tarihleri arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Polikliniği'ne herhangi bir sebeple başvuran araştırmaya katılmaya gönüllü olan ve sözlü izinleri alınan 560 üniversite öğrencisi ile yapılmıştır. Veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan bir anket formu ve Kardiyovasküler Hastalıklar Risk Faktörleri Bilgi Düzeyi (KARRİF-BD) Ölçeği kullanılarak toplandı. BULGULAR: Öğrencilerin yaş ortalaması 21,65±2,29 yıl, %71,3'ü kadın, %58'i sağlık ile ilişkili fakültelerde öğrenim görmekte, %3,9'u obez, %5,5'i hipertansif, %9,8'inin bel çevresi geniş, %18'i sigara %17,1'i alkol kullanıyordu, %87,1'i ekmek tüketiyordu, %39,3'ü yemeklerde bitkisel yağ kullanıyordu, %84,1'i düzenli meyve-sebze %88,4'ü düzenli kırmızı et tüketiyordu, %16,3'ü yemek sofraya geldiğinde tadına bakmadan tuz atıyordu, %25,5'i düzenli egzersiz yapıyordu ve %6,1'inde kronik hastalık %36,1'inde birinci derece akrabalarında kronik hastalık vardı, %62,7'si son üç yıl içerisinde tansiyon, lipid, kan şekeri gibi ölçümleri yaptırmıştı. Öğrencilerin KARRİF-BD puanı 21,0±4,6, ortanca 22 (2-28) idi. SONUÇ: Öğrencilerimizin kardiyovasküler hastalıklar risk faktörleri farkındalıkları ve bilgi düzeyleri ortalamanın üzerindedir. KARRİF-BD puanı ile cinsiyet, fakülte, anne-baba eğitim düzeyi, sosyoekonomik düzey, ailede kronik hastalık varlığı, sigara kullanımı, düzenli egzersiz, son 3 yıl içinde ölçüm yaptırma, kan basınçları ve vücut kitle indeksleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptandı.