Publication:
Yüksek Enerjili Toraks Travmasında Toraks Duvar Yapısının Yelken Göğüsoluşumuna Etkisi ve Stabilizasyon Kararındaki Yeri

Loading...
Thumbnail Image

Date

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Research Projects

Organizational Units

Journal Issue

Abstract

Amaç: Çalışmamızda yüksek enerjili travma sonrası multi kosta kırıklı hastalarda yelken göğüs gelişimine; kemik, kas ve subkutan yağ dokunun, toraks stabilitesine etkisini ve katkısını belirlemek için bilgisayarlı tomografi bulguları ile değerlendirmeyi amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Yelken göğüs olan 54 hasta (Grup 1) ve yelken göğüs olmayan 118 hasta (Grup 2) çalışmaya alındı. Gruplar demografik verileri, kırık kosta bölge ve sayısı, eşlik eden hemopnömotoraks varlığı, ISS, CTS, CCI, kontüzyon dereceleri ve yelken göğüse toraks duvar yapısının etkisini anlamak için BT de ölçülen kemik mineral ve kas yoğunluğu, subkutan yağ yoğunluğu ile kalınlığı karşılaştırıldı. Bulgular: Hastaların %81.9 u trafik kazası, %19.1 i yüksekten düşme idi. Kırık kosta sayısı ortalama 5,08 ± 1,83 (3 – 12) bulundu. Hastaların %30,2 sinde hemotoraks, %37,8 inde pnömotoraks, %31,4 ünde yelken göğüs vardı. Grup 1 ve Grup 2 nin ISS (p=0,007) ve CTS ortanca değerleri (p<0,001) arasında anlamlı farklılık bulundu. Grup 1 ve Grup 2 arasında 40-49 yaş aralığında paraspinal kas yoğunluğu HU ortalama değerleri (p=0,023) ve 60-69 yaş aralığında T12 seviyesi subkutan yağlı doku kalınlıkları ortalama değerleri (p=0,002) arasında anlamlı farklılık bulundu. Yelken göğüs oluşma riskini belirlemede CTS için AUC değeri anlamlı bulundu (p< 0,001). Tartışma ve Sonuç: Yelken göğüs gelişiminde etkisi olabilecek ölçülebilir faktörlerin değerlendirilebilmesi için yapılan bu çalışmada, BT de ölçülen BMD, kas yoğunluğu, subkutan yağlı doku kalınlığı ve yoğunluğunun genel olarak yelken göğüs oluşumunda bir etkiye sahip olmadığı ve CTS >6 olması yelken göğüs riskini artırdığı tespit edildi.
Aim: In this study, it was aimed to evaluate the effects of bone, muscle and subcutaneous fat tissue on thoracic wall stability by computed tomography on flail chest development in patients with multiple rib fractures after high-energy trauma. Material and Method: 54 patients with flail chest (Group 1) and 118 patients without flail chest (Group 2) with multi-rib fracture after high-energy trauma were included in the study. Demographic data, side and number of fractured ribs, hemopneumothorax, ISS, CTS, CCI, contusion grades, and bone mineral and muscle density, subcutaneous fat density and thickness measured in CT to understand the effect of flail chest thoracic wall structure were compared. Results: 81.9% of the patients were traffic accidents and 19.1% falling from a height. The mean number of fractured ribs was 5.08 ± 1.83 (3 – 12). Hemothorax was seen in 30.2% of the patients, pneumothorax in 37.8%, and flail chest in 31.4%. A significant difference was found between the ISS (p=0.007), CTS median values (p<0.001), the mean values of paraspinal muscle density HU in the 40-49 age range (p=0.023) and the mean T12 level subcutaneous fatty tissue thickness values in the 60-69 age range (p=0.002) between group 1 and group 2. AUC value for CTS was found to be significant in determining the risk of flail chest formation (p< 0.001). Conclusion: In this study which was conducted to evaluate the measurable factors that may have an effect on flail chest developlement, it was found that BMD, muscle density, subcutaneous fatty tissue thickness and density measured on CT did not have an effect on flail chest and CTS> 6 increased the risk of flail chest.

Description

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

83

Endorsement

Review

Supplemented By

Referenced By