Terme Yöresi alüviyal arazilerde yetiştirilen çeltiğin bazı fiziko-kimyasal toprak özellikleriyle besin element kapsamı arasındaki ilişkiler
Özet
Çeltik bölgede ekonomik değere sahip ürünlerin başında gelmektedir. Çeltikten optimum verimin alınabilmesi için her şeyin başında arazinin toprak özellikleri ve besin kapsamının çok iyi bilinmesi gerekir. Aksi takdirde ciddi verim kayıplarının yaşanması kaçınılmazdır. Bu çalışmanın amacı Samsun ili Terme yöresinde çeltik yetiştirilen alüviyal arazilerde yayılım gösteren toprakların fiziko kimyasal özellikleri ve besin element kapsamı arasındaki ilişkileri belirlemektir. Çalışma alanından alınan 64 toprak örneği analiz sonuçlarına göre değerlendirilmiş ve istatistiksel olarak yorumlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, toprakların kil kapsamı %19.8-67.7; silt kapsamı %14.5-32.0; kum kapsamı %1.7-65.7; organik madde % 0.63-4.87; tuz içeriği 0.08-1.66 dS/m; pH 5.16-7.45 ve kireç % 0.58-1.94; arasında değişmiştir. Besin element kapsamı bakımından ise, yarayışlı fosfor (P) 5.30-46.90 ppm; alınabilir potasyum (K) 45.0-635.0 ppm; yarayışlı demir (Fe) 5.03-212.30 ppm; mangan (Mn) 6.11- 91.32 ppm; çinko (Zn) 0.03-1.36 ppm; bakır (Cu) 3.83-15.90 ppm ve bor (B) 0.02-1.24 ppm arasında değişmiştir. Toprak özellikleri ve besin element kapsamı arasındaki ilişkilere göre, toprakların kil kapsamı ile silt ve kum kapsamı arasında negatif, organik madde (OM) ve Mn kapsamı arasında ise negatif; kum kapsamı ile OM ve Mn kapsamı arasında negatif; OM ile Cu kapsamı arasında pozitif; tuz içeriği ile K kapsamı arasında pozitif; pH ile P, K ve Cu kapsamı arasında pozitif, Mn kapsamı arasında negatif önemli ilişkiler elde edilmiştir. P kapsamı ile K, Zn ve Cu kapsamı arasında; K kapsamı ile Zn ve Cu kapsamı arasında önemli pozitif ilişkiler elde edilmiştir. Sonuç olarak yöre çeltik topraklarının organik maddece zenginleştirilmesi, tuzluluk seviyesine dikkat edilerek P, K, Zn ve B içeren gübrelerin verilmesi önerilmiştir. Ayrıca toprakların büyük bir çoğunluğunun nispeten düşük pH'ya sahip olması nedeni ile ileride oluşabilecek muhtemel Fe ve Mn toksitesine karşı kireç uygulaması tavsiye edilmiştir. The rice is one of the most important yields, which has valuable income for regional economy. In order to obtain optimum yield from rice cultivation, it should be known soil properties and nutrition content of land in which rice has been grown. Otherwise, it can be faced with deprivation of yield due to misuse or applications for rice land management. The objective of this study was to determine relationships between physic-chemical properties of soil located on alluvial lands and nutrient elements in Terme district of Samsun province. For this purpose, 64 soil samples collected from the study area was statistically evaluate. The clay, silt and sand content of soils varied between 19.8-67.7%, 14.5-32.0% and 1.7-65.7%, respectively. In addition, organic matter, salt, pH and lime content were found as 0,63- 4,87%, 0.8-1.66 dS/m, 5.16-7.45 and 0.58-1.94, respectively. Moreover, micro and micro nutrient element contents were determined as 5.30-46.90 ppm, 45.0-635.0 ppm, 5.03-212.30 ppm, 6.11-91.32 ppm, 0.03-1.36 ppm, 3.83-15.90 ppm and 0.02-1.24 ppm for available P, exchangeable K, available Fe, Mn, Zn, Cu and B, respectively. It was found that there were significantly important relationships between clay content of soils and silt, sand, organic matter and Mn contents. Besides, there are significant relationships between sand and OM, and Mn content. Another significant relation was also determined between OM and Cu content. Other significant relations are between salt and K content; between pH and P, K, Mn and Cu contents, and between P content and K, Zn, Cu content and between K content and Zn, Cu content. Consequently, it should be given some suggestions such as application of fertilizers including P, K, Zn and B by taking into consideration of salinity level of soils and enrichment of organic matter in the paddy fields. Also, it was recommended to apply lime against potential Fe and Mn toxicity that may occur in the future, due to the fact that a large majority of soils have low pH values.
Kaynak
Anadolu Tarım Bilimleri DergisiCilt
33Sayı
1Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpjMk16STVPUT09https://hdl.handle.net/20.500.12712/9560