Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi gastroenteroloji kliniğinde uygulanan endoskopik ultrasonografi olgularının retrospektif analizi

Abstract

Giriş: Endoskopik ultrasonografi yaklaşık son 30 yıllık süreçte önemini gün geçtikçe arttıran tanı ve tedavide kapsamını yıllar içerisinde geliştiren non-invaziv ve ince iğne aspirasyonu, biyopsi, drenaj işlemleri gibi invaziv yöntemlere izin veren endoskopi yöntemidir. Seksenlerin başında pankreotikobilyer sistemi transabdominal ultrasonografinin dezavantajlarından kaçınarak daha yakından, aradaki engelleri kaldırarak görüntüleme amacıyla geliştirilmiştir. EUS’un olumlu yönlerine rağmen günümüzde endike olduğu tüm tanı ve tedavi yöntemlerinin başarılı ve güvenilir uygulanabilmesi için deneyimli hekim ve kliniğe ihtiyaç vardır. Kliniğimizde 2016 yılından itibaren EUS işlemleri uygulanmaktadır. Gastroenteroloji kliniğimizin verilerini literatüre kazandırmak ve ileriki zamanlarda yapılacak çalışmalar için başlangıç niteliğinde olması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamızda Ocak 2018- Temmuz 2020 yılları arasında kliniğimizde yapılan EUS işlemleri retrospektif olarak taranmıştır. Yapılan işlemler epidemiyolojik özelliklerine, EUS endikasyonlarına, EUS bulgularına, komplikasyon gelişimine göre sınıflandırılmıştır. 1432 hastanın verilerine ulaşılmış olup bu veriler IBM Statiscal Package for the Social Sciences (SPSS) V25 ile analiz edildi. Bulgular: Çalışma dahil edilen 1432 hastayı içermektedir. Vakaların 695 ‘i (%48.5) erkek, 737’ si (%51.5) kadındı.Vakaların yaş ortalaması 59.49 yıl olarak hesaplandı. Erkeklerin yaş ortalaması 60,99, kadınların yaş ortalaması 58,07 idi. En çok işlem uygulanan yaş grubu 45-64 yaş grubuydu (p<0,001). Vakalar endikasyonlarına göre sınıflandırıldığında pankreas ilişkili lezyonlara, mide ve duodenum subepitelyal lezyonlarına (SEL) ve koledokolityazise yönelik yapılan işlemler ana işlem gruplarını oluşturmaktaydı. Koledokolityazis endikasyonuyla yapılan işlemlerden 82 (%38.7) vakada kesede ya da koledokta taş izlenmemiştir. Bu vakalar normal bulgular olarak sınıflandırılmıştır. Vakaların 67’sinde ise koledokolityazis ana tanı olarak saptanmıştır. Normal bulguların saptandığı vakalar diğer patolojik bulgularla belirgin oranda farklılık göstermekteydi (p<0,001). Akut/Tekrarlayan pankreatit nedenli takip edilen 33’ünün (%48,5) işleminde pankreatiti açıklayacak patolojik bulgu izlenmedi. Bu hastalar normal bulgular olarak sınıflandırıldı ve bu vakalar benzer şekilde diğer patolojik bulgularla belirgin oranda farlılık göstermekteydi(p<0,001). İncelenen vakalar arasında 4 hastada işlem defterlerinde görülen hipoksi komplikasyonu görülmüş. Sonuç: EUS, hepatobilyer sistemde koledok taşlarının varlığının daha etkin tespit edilmesini sağlayıp ERCP ‘nin olası komplikasyonlarından hastaları korumaktadır. Benzer şekilde özellikle bilyer pankreatitler olmak üzere pankreatitler ve pankreasın diğer lezyonlarını tanımada güvenilir bir yöntem olmuştur. Birçok yaş grubundan insana güvenli şekilde uygulanmış olup işlem esnasında çok düşük komplikasyon gelişimi gözlenmiştir.

Introduction: Endoscopic ultrasonography is an endoscopy method that has increased its importance day by day in the last 30 years and has improved its scope in diagnosis and treatment over the years, and allows invasive methods such as fine needle aspiration, biopsy, drainage procedures. In the early eighties, the pancreaticobiliary system was developed to avoid the disadvantages of transabdominal ultrasonography, for closer imaging by removing the barriers. Despite the positive aspects of EUS, experienced physicians and clinics are needed for successful and reliable application of all diagnostic and treatment methods that are indicated today. EUS procedures have been applied in our clinic since 2016. It is aimed to bring the data of our gastroenterology clinic to the literature and to be a starting point for future studies. Method: In our study, EUS procedures performed in our clinic between January 2018 and July 2020 were reviewed retrospectively. The procedures performed were classified according to their epidemiological features, EUS indications, EUS findings, and complication development. The data of 1432 patients were accessed and these data were analyzed with the IBM Statiscal Package for the Social Sciences (SPSS) V25. Results: The study included 1432 patients included. 695 (48.5%) of the cases were male and 737 (51.5%) were female. The mean age of the cases was calculated as 59.49 years. The mean age of men was 60.99, and the mean age of women was 58.07. The age group that underwent the most operation was the 45-64 age group (p<0.001). When the cases were classified according to their indications, the procedures performed for pancreatic-related lesions, gastric and duodenal subepithelial lesions (SEL) and choledocholithiasis were the main procedure groups. In 82 (38.7%) of the procedures performed with the indication of choledocholithiasis, no stones were observed in the sac or the common bile duct. These cases were classified as normal findings. In 67 of the cases, choledocholithiasis was found as the main diagnosis. Cases with normal findings differed significantly from other pathological findings (p<0.001). No pathological finding to explain pancreatitis was observed in the procedure of 33 iv (48.5%) patients followed up for acute/recurrent pancreatitis. These patients were classified as normal findings, and these cases were similarly significantly different from other pathological findings (p<0.001). Among the cases examined, hypoxia complication seen in the transaction notebooks was observed in 4 patients. Conclusion: EUS enables the presence of common bile duct stones to be detected more effectively in the hepatobiliary system and protects patients from possible complications of ERCP. Similarly, it has been a reliable method for recognizing pancreatitis and other lesions of the pancreas, especially biliary pancreatitis. It has been safely applied to people from many age groups and very low complication development has been observed during the procedure.