Orbita kırığı ile başvuran hastaların ve klinik yaklaşımların değerlendirilmesi
Künye
Kıymık, E. (2022). Orbita kırığı ile başvuran hastaların ve klinik yaklaşımların değerlendirilmesi. (Tıpta uzmanlık tezi). Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun.Özet
Amaç: Göz tabanı kırıklarının yönetiminde günümüzde halen ortak bir görüş birliği yoktur. Bundan yola çıkarak kliniğimize göz tabanı kırığı ile başvuran hastaları inceleyerek uygulanan klinik yaklaşımların iyileşmeye ve komplikasyon olan etkisini değerlendirip literatüre katkıda bulunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: 01.01.2010- 31.12.2021 tarihleri arasında göz tabanı kırığı ile başvuran hastalar geriye dönük olarak hastane bilgi yönetim sistemi aracılığıyla muayeneleri ve görüntülemeleri incelendi. Çalışmaya kliniğimize göz tabanı kırığı ile başvuran ve en az 6 aylık takibi olan hastalar dahil edildi. Kayıtları veya görüntülemeleri eksik, glob bütünlüğü bozulmuş, intrakranyal patolojileri, takip sürecinde exitus olan ve muayene kooperasyonu tam olmayan hastalar çalışma dışında bırakıldı. Bulgular: Çalışmaya 222 hasta dahil edilip bunların %77,5’i erkek olup, median yaş 34,5, %36,9 ile en sık etiyoloji trafik kazaları idi. Başvuran hastaların %55,4’üne cerrahi yapılırken; bu cerrahilerin %86,2’si travma sonrası ilk 14 gün içerisinde uygulandı. Cerrahide en sık uygulanan insizyon %56,9 ile subsilier insizyon iken, %48,7 ile orbita tabanına en çok kullanılan materyal titanyum mesh idi. Cerrahi uygulananların ilk muayenesinde %50,4 oranında diplopi saptanırken, altıncı ay muayenelerinde bu oranın %19,4’e gerilediği gözlendi. Göz hareketlerinde kısıtlılık olan hastaların birinci, üçüncü, altıncı ay kontrollerinde anlamlı bir iyileşme görüldü. (p<0,001) Cerrahi uygulanan ve uygulanmayan tüm hastalarda birinci, üçüncü ve altıncı ay kontrollerinde anlamlı iyileşme saptandı. (p<0,001) BT’de ekstraoküler kaslarda hasar şüphesi olan hastaların birinci, üçüncü ve altıncı ay kontrollerinde anlamlı iyileşme saptandı. (p<0,001) Sonuç: Göz tabanı kırıkları görme yetisini önemli derecede tehdit eden travmalardır. Klinik yaklaşım, cerrahi teknik ve kullanılacak materyal seçimi mühim olup komplikasyon riski en az olacak şekilde tercih edilmelidir. Objective: There is still no common consensus on the management of floor of the eye fractures. Based on this, we aimed to contribute to the literature by examining the patients who applied to our clinic with a fracture of the base of the eye and evaluating the effect of the clinical approach on healing and complications. Materials and Methods: Patients who applied with an eye floor fracture between 01.01.2010 and 31.12.2021 were retrospectively analyzed through the hospital information management system. Patients who applied to our clinic with a fracture of the base of the eye and had at least 6 months of follow-up were included in the study. Patients with missing records or imaging, impaired globe integrity, intracranial pathologies, exitus during follow-up, and incomplete examination cooperation were excluded from the study. Results: 222 patients were included in the study, 77.5% of whom were male, with a median age of 34.5 and 36.9%, the most common etiology was traffic accidents. While surgery was performed in 55.4% of the admitted patients; 86.2% of these surgeries were performed within the first 14 days after trauma. While the most common incision in surgery was subciliary incision with 56.9%, the most used material was titanium mesh with 48.7%. While diplopia was detected at the rate of 50.4% in the first examination of the surgical patients, this rate decreased to 19.4% in the sixth month examinations. A significant improvement was observed in the first, third, and sixth month follow-ups of patients with limited eye movements. (p<0.001) Significant improvement was detected in the first, third and sixth month controls in all patients who underwent surgery or not. (p<0.001) A significant improvement was detected in the first, third and sixth month controls of patients with suspected extraocular muscle damage on CT. (p<0.001) Conclusion: Fractures of the base of the eye are traumas that threaten vision significantly. The clinical approach, surgical technique and material selection are important and should be preferred in a way that minimizes the risk of complications.