Deneysel subaraknoid kanamada oktreotid asetat'ın serebral vazospazma etkisi / Cengiz Çokluk.
Özet
SAK'tan sonra bazal serebral arterlerdeki fokal, segmental veya diffüz daralma serebral vazospazm olarak tanımlanabilir. Bazal serebral arterlerdeki daralma sonucu bölgesel veya global serebral kan akımı normal seviyelerin altında kalmaktadır. Anjiografik vazospazm saptanan olguların yaklaşık olarak yarısında geç iskemik nörolojik defisit görülmesiyle vazospazm teşhis ve tedavideki ilerlemelere rağmen özellikle anevrizmal SAK'lı hastalarda morbidite ve mortalitenin en büyük sebebi olarak durmaktadır (2). Serebral vazospazmın etyopatogenezi multifaktöriyel orijinlidir (2). Temel patojenik ajan oksihemoglobindir (13). Bu madde serebral vazospazmda önemi olan pek çok değişik olayın mekanizmasında rol oynamaktadır (14). SAK'tan sonra prostaglandin metabolizmasında değişme, permeabilitenin artması, endotel bağımlı relaksasyon faktörlerinin salınımının azalması ve güçlü vazokonstrüksiyon yapıcı etkilerinin olduğu bilinen endotelinlerin sentezlenerek BOS içerisine salınması başlıca vazospazm nedenleridir (13). Etyopatogenezi tam olarak aydınlatılamayan serebral vazospazmın tedavisinde palyatif sınırlar içerisinde kalmıştır. Henüz serebral vazospazmı tam olarak önleyen tedavi modaliteleri geliştirilememiştir. Bu çalışmada oktreotid asetat tedavisi, tavşanlarda vazospazmın şiddetini azaltıcı etki göstermiştir.Düşük doz (150 g/gün) oktreotid asetat ile tedavi edilen tavşanlar, tedavi uygulanmayan SAK'lı tavşanlarla karşılaştırıldığında serebral vazospazmın şiddetinde %39.9 iyileşme gözlenmiştir (p=0.022). Oktreotid tedavisi uygulanan Sak'lı tavşan grubu ile tedavi uygulanmayan SAK'lı tavşan grubu arasındaki fark istatistiksel olarak (p küçüktür 0.05) anlamlıdır. Bu deneysel çalışma oktreotid asetat tedavisinin SAK'tan sonra serebral vazospazmın önlenmesi amacıyla klinikte kullanılabileceğini göstermektedir. Yan etki profilinin oldukça düşük olması ve subkutan yol gibi kolay bir yolla kullanılabilmesi diğer avantajlarıdır. Ancak bu deneysel çalışmanın sonuçlarının diğer klinik ve laboratuvar çalışmalarla da desdeklenmesine ihtiyaç vardır.
Koleksiyonlar
- Öksüz Koleksiyonu [226]