Stabil anjina pektorisli hastalarda NTproBNP düzeyleri ile miyokardiyal iskeminin varlığı ve anjiyografik olarak koroner arter hastalığının yaygınlığı arasındaki ilişki / Osman Çağrı Semirgin ; Danışman Mehmet Şahin
Özet
İşlediği suç nedeniyle kişiye ceza ya da güvenlik tedbiri uygulanabilmesi için kişinin ceza ehliyetinin bulunması gereklidir.Ruh hastalığı kişide anlama ve isteme yeteneğini ortadan kaldıran ya da önemli ölçüde azaltan bir nedendir.Toplumu koruma amacıyla ruh hastalığı tespit edilen kişi kanunun öngördüğü tıbbi şartlar içinde tehlikeliliği ortadan kalkana kadar zorunlu tedavi görmelidir.Bu çalışmada suç işleyen ve ceza ehliyetini etkileyecek psikiyatrik bozukluğu olan hastaların bazı demografik özellikleri suç türü ve kimlere karşı suç işledikleri ile suçu sabit olanlara ne tür işlem yapıldığı araştırılmış ve uygulama sonuçlarının toplumu koruma hedefini ne derecede gerçekleştirdiğinin tartışılması ve bu konuda çözüm önerileri sunulması amaçlanmıştır.Samsun Ağır ve Asliye Ceza Mahkeme'leri ile Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin arşivindeki dosyalar incelenerek 1997-2005 yılları arasında suç işleyip "ceza ehliyeti olmadığı" kararı verilen 43 olgu değerlendirilmiştir.Olguların sosyodemografik özellikleri hastalığı ve tedavi bilgileri suçları mağdura yakınlığı muhafaza ve tedavi süresi ve yargılama süreci ile ilgili verilerin değerlendirilmesinde paket istatistik programı (SPSS 10.0) kullanılmıştır.43 olgunun 40 (%93.0)'ı erkek, 3 (%7.0)'ü kadın olup, yaş ortalamaları 37.53±12.22 (18-64) yıldır.İşledikleri suç nedeniyle 22(%51.2)'si tutuksuz yargılanmış diğerleri mahkeme kararına kadar değişik sürelerde tutuklu kalmışlardır.Yargılama sırasında olguların 22'sine ATK 4.İhtisas Kurulu'ndan , 21'ine BRSH'nden rapor düzenlenmiş 40 (%93) olgu şizofreni ve diğer psikotik bozukluk tanısı almıştır.Mahkemesince muhafaza ve tedavi kararı verilen 37 olgudan 25'inde ortalama 336.96±300.94 (10-1101) gün olarak bu karar uygulanmıştır.Suç işleyen ruh hastalarının büyük bir kısmının tanıları konuluncaya kadar uzun süre cezaevinde tedavi görmeden kalmaları önemli bir sorundur.Ayrıca tanı almış ruh hastalarının muhafaza ve tedavi kurumlarındaki yatış sürerli diğer ülke verileriyle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür.Sorunun çözümünde bu olgularda tanısal işlemlerin ve dolayısıyla adli sürecin hızlandırılmasının hastaların daha uzun süre muhafaza ve tedavi gösterebileceği kurumsayısının arttırılmasının önemli unsurlar olduğu düşünülmektedir.