Kronik lenfositik lösemi hastaların retrospektif olarak değerlendirilmesi / Yakup Ünsal; Danışman Mehmet Turgut
Abstract
Klinik Lenfositik Lösemi(KLL) olgun görünümlü B lenfositlerin periferik kan, kemik iliği ve lenfoid dokularda anormal artışıyla karakterize hematolojik bir malignitedir. Hastalık yavaş seyirlidir. Olguların çoğu asemptomatik olup rutin kan sayımında tespit edilmektedir. KLL hematolojik maligniteler içerisinde tedavisiz izlenebilen bir hastalıktır. Yakın zamana tedavi palyasyon amacıyla uygulanırken son gelişmelerle yeni ve etkili tedavi rejimleriyle artık kürden bahsedilmektedir.Çalışmamızda 2003- 2009 yılları arsında KLL tanısıyla takip ettiğimiz hastaların dosyalarını retrospektif olarak inceleyip, bulgularımız saptamak ve literatürle uyumluluğunu karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmaya alınan161 hastanın medyan yaş ortalaması 69 idi. 55 yaş altı 16 (%9,9) hasta mevcuttu. Hastaların 41’i (%25,5) Rai evre 0, 31’i (%19,3) Rai evre 1,30’u (%18,6)Rai evre 2.30’u(%18,6) Rai evre 3 ve 29’u (%18) Rai evre 4 ‘dü. Hastalarımızdan 34’üne (% 21,1) FISH yöntemiyle genetik çalışma yapıldı. FISH çalışılan hastaların 17’sinde (%47) normal, 9’unda (%41) del 13q14.6’sında (%27) trizomi 12, 3’ünde (%14) del 11q22.3 saptandı. Hastalarımızın 64’üne (%39.8ya başlangıçta veya takibine göre tedavi uygulandı. Tedavi uygulanan hastalardan 35’inde (% 54,7) kısmi yanıt elde edilirken 9’unda (%14,1) tam yanıt gözlendi. Hastalarımızın 12’sinde (%7.4) otoimmün komplikasyon gözlendi. Bunlardan 5’i (% 3,1) otoimmün trombositopeni hastasıydı. Hastalarımızın ortalama yaşam süresi 44 ay olup 15’i (% 9,3) takip sırasında hayatını kaybetti. Ölüm nedeni olarak (~%75) enfeksiyon saptandı.Sonuç olarak hasta grubumuzda hastalığın görülme yaşı, cinsiyet dağılımı gibi demografik bulgular açısından diğer çalışma grupları arasında fark yoktu. Başvuru evresi açısından anlamlı farklılık saptanmadı. FISH çalışılan hastalarımızda saptanan bulgular literatürlere benzer arandaydı. Tedavi yanıtı açısından ise tam ve kısmi yanıt oranları literatürlere göre düşük saptandı. Bunun nedeni olarak monoklonal antikor tedavi seçeneklerin kullanım azlığı, hastaların sosyo kültürel düzeyi düşük olması nedeniyle tedavi uyumunun tam olmaması söylenebilir. Otoimmün komplikasyonlar açısından diğer çalışmalarla benzer sonuçlar alındı.
Collections
- Uzmanlık Tez Koleksiyonu [191]