FK506'nın hepatik iskemi-reperfüzyon hasarı üzerine etkisi / Osman Selçuk; Danışman Kenan Erzurumlu.
Özet
Karaciğer transplantasyonunda, geniş hepatik rezeksiyonda ve hipovolemik şokta hepatik iskemi - reperfüzyon hasarı kaçınılmaz bir promlemdir. İskemi - reperfüzyon hasarının oluşumunda serbest oksijen radikalleri , sitokinler ve nötrofiller gibi bir çok inflamatuvar ajanlar rol almaktadır. İskemi / reperfüzyon hasarının önlenmesi amacı ile çok değişik ilaçlar kullanılmış olmasına karşın; immunosüpressif ajanların , organ nakillerinde greft reddini önlemek kadar iskemi - reperfüzyon hasarını azaltıcı etkisi de bilinmektedir. Bir çok hayvan çalışmalarında Tacrolimus'un hepatoprotektif, hepatosit rejenerasyonunu artırıcı ve karaciğer allograftlarında surviyi artırıcı etkilerinin olduğu , keza TNF ve interlökin salınımını inhibe ederek iskemi - reperfüzyon injürisini azalttığı açıkça gösterilmiştir. Nitekim hepatik İRH'da , 0.31 mgr / kgr dozlarında preoperatif FK 506 tedavisi ile surviyi %20- 50'den %55-80'e yükseldiği bildirilmektedir. Bu sonuçlarda FK 506'nın karaciğerde , sıcak iskemi hasarını önleyici ve mikrosirkülasyonu artırıcı gibi etkenlerinin rol aldığı sanılmaktadır. Amaç: Bu çalışmada oluşturulan hepatik İRH moddelinde kan biyokimyası, serbest oksijen radikalleri ve karaciğer morfolojisindeki değişiklikler üzerine FK506'nın etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve metod: Çalışma Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Araştırma Laboratuarı'nda 20adet 4-6 aylık tavşan ( 2500±500gr) üzerinde gerçekleştirildi. Denekler 10'ar hayvanlık 2 gruba ayrılarak işlem yürütüldü . İlk 10 deneğe işlemden 2 saat önce 0.1 mgr/kgr dozunda Tacrolimus ( FK506 - Prograf ®) IV olarak verildi. ( Çalışma grubu ). Diğerlerine herhangi bir madde verilmedi ( Kontrol grubu ). Girişim öncesi 12 saat aç bırakılan deneklere, ketamin - xalasin anestezisi altında medyan kesi ile laparatomi yapılarak, porta hepatis buldog pensi ile klemplendi. 1 saatlik iskemik periyodu takiben reperfüzyon sağlandı. 1 saatlik reperfüzyon dööneminden sonra tüm denekler sakrifiye edilerek karaciğerleri histopatolojik tetkik için alındı. Preoperatif - postiskemik ve postreperfüzyon dönemlerinde kan örnekleri alındı. Kan örneklerinde transaminazlar (GGT-ALT-AST), alkalen fosfataz (ALP) , Laktikdehidrogenaz (LDH) ,total bilurubin (T.Bil), malondialdehit (MDA), total tiol (TİOL) glutatyon redüktaz ve total antioksidan (TAO) düzeyleri araştırıldı. Karaciğer örnekleri ,rutin hazırlıktan sonra hematoksilen - eosinle boyanarak ışık mikroskobunda incelendi. Midzonal - santral - periferal hidropik dejenerasyonların ve dropout nekrozların gruplar arasındaki farklılıkları araştırıldı. Tsimoyiannis tarafından belirlenen kriterlere göre patolojik skorlama yapıldı. İstatistiksel analiz, Friedman Two-Way Anova ve Wilcoxon Matched -Pairs Signed-Ranks testleri ile gerçekleştirildi. Bulgular : Kontrol grubunda ALT ve AST düzeylerinin postiskemik-postreperfüzyon değerlerinin preoperatif değerlerden yüksek olduğu , keza postreperfüzyon GGTve ALP düzeylerinin preoperatif düzeylere göre anlamlı derecede yükseldiği bulundu. Çalışma grubunda ise sadece postreperfüzyon ALT ve AST düzeylerinin postiskemik değerlere göre anlamlı olarak yüksek bulunduğu belirlendi. Aynı zamanda çalışma grubunda postiskemik GLUT ve postreperfüzyon TİOL düzeyleri preoperatif düzeylere göre anlamlı derecede düşük bulundu. Yine postiskemik- postreperfüzyon TİOL düzeyleri arasındaki azalma da anlamlı idi. Kontrol grubunda postreperfüzyon MDA değerinin preoperatif ve postiskemik değerlere göre anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı. Keza postreprefüzyon GLUT düzeyi de postiskemik düzeyden yüksekti.Histopatolojik araştırmada gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanamadı . Sonuç : Çalışmamızda her iki grubun değerleri karşılaştırıldığında Tacrolimus'un çalışma grubunda yaygın hepatosit hasarını yansıtan enzimlerde daha az bir yükselme sağladığı SOR'nin üretiminde azalmaya neden olduğu ve dolayısıyla iskemi reperfüzyon hasarını önemli ölçüde önlediği sonucuna varılmıştır.