Peptik ülser nedeniyle Billroth II tipi distal gastrektomi geçiren hastalarda mide mukozasında ve periferik kan lenfositlerinde telomer uzunluğu / Müge Ustaoğlu; Danışman Ahmet Bektaş
Özet
Telomerler kromozomların bütünlüğünün korunmasında rol alırlar. Telomerlerde fonksiyon kaybı, genomik instabiliteye neden olarak kanser gelişme riskini arttırır. Çeşitli prekanseröz lezyonda telomer uzunluk anormallikleri bildirmiştir. Literatürde mide güdük kanseri gelişmesinde önemli bir risk faktörü kabul edilen Billroth II tipi distal gastrektomide telomer uzunluğunun değerlendirildiği bir çalışmam bulunmamaktadır. Bu nedenle çalışmamızda peptik ülser nedeniyle Billroth II tipi distal gasrektomi geçiren hastalarda kalan mide dokusunda ve perişferik kan lenfositlerinde telomer uzunluğunun diğer klinikopatolojik parametrelerle ilişkisini değerlendirmek amaçlandı. Çalışmaya peptik ülser nedeniyle Billroth II tipi distal gastertomi geçiren alkalen feflü gastrit tanılı 15 hasta, yaş ve cinsiyet yönünden benzer daha önce mide ameliyatı olmamış 15 kontrol olgusu alındı. Çalışmaya alınan olguların hepsine üst gastrointestinal sistem endoskopisi ve alınan mide biyopsilerinden Sydney sınıflamasına göre histopatolojik değerlendirme yapıldı. Telomer uzunluğu periferik kan lenfositlerinde ve mide mukozasında kantitatif gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (q-PCR) yöntemi kullanılarak ölçüldü. Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması hasta grubunda 61,5±6,5 yıl (49–75), kontrol grubunda 61,5±6,4 yıl (49–75) idi (p>0,05). Mide mukoza örneklerinde ortalama telomer uzunluğu hasta grubunda 14972,0±8122,9 baz çifti (bç), kontrol grubunda ise 11266,0±3466,4 bç olup, hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla kıyasla telomerler daha uzundu. Periferik kan lenfositlerinde ortalama telomer uzunluğu ise hasta ve kontrol grubunda kıyasla 10728,7±6595,0 bç ve 13238,0±5051,5 bç idi. Hasta grubunda ameliyattan sonra geçen süre arttıkça mide mukoza örneklerinde telomerlerin kısaldığı görüldü (r=-0,126) (p>0,05). Çalışma gruplarında Sydney sınıflamasına göre histopatolojik tanıların varlığı yönünden fark bulunamadı. Mide mukoza örneklerinde ortalama telomer uzunluğu kronik inflamasyon, nötrofil aktivitesi, glandüler, atrofi, intestinal metaplazi ve H.pylori olanlarda sırasıyla 11883,8±5264,8 bç, 12029,4±7795,5 bç, 10351,4±6236,7 bç, 12185,5±6386,1 bç, 11597,7±6784,9 bç idi, olmayanlarda ise sırasıyla 21147,5±8256,8 , 14543,8±3830,6 , 13961,3±6366,4 , 14282,35±6069,7 bç idi. Yaş ile mide mukoza örneklerinde telomer uzunluğu arasında hasta grubunda pozitif ilişki (r=+0,189), kontrol grubunda ise negatif ilişki (r=-0,280) bulundu, ancak bu ilişkiler istatistiksel olarak anlamlı değildi.Telomer uzunluk anormallikleri karsinogenezin çok aşamalı sürecinde en erken ortaya çıkan genetik değişikliklerden biridir. Çalışmamızda peptik ülser nedeniyle Billroth II tipi distal gasrektomi geçiren hastalarda, kalan mide dokusunda telomer uzunluk anormallikleri değerlendirildi ve hasta grubunda kontrol grubuna göre mide mukoza örneklerinde telomerler daha uzun bulundu. Periferik kan lenfositlerinde telomerler hasta grubunda kontrol grubuna göre daha kısaydı. Ameliyat sonrası süre uzadıkça mide mukoza örneklerinde telomer uzunluğu azalmaktaydı. Kronik inflamasyon, nötrofil aktivitesi, intestinal metaplazi, glandüler atrofi ve H.pylori varlığında telomerler daha kısa bulundu. Bu bulgular gastrik güdük karsinogenezisinde telomer uzunluk anormalliklerinin, gastrik güdük kanserlerinin erken tanısında ve tedavisinde yol gösterici olabileceğini düşündürmektedir.
Koleksiyonlar
- Öksüz Koleksiyonu [226]