Türkiye'de 1918-38 tarihleri arasında maliye teşkilatı / Recep Temel danışman K. Tuncer Çağlayan
Özet
Maliye teşkilatı devlet kurumları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Kamu hizmetlerinin gerektirdiği kaynakların tedarik edilme ve harcama süreçleri mali yapının kurumsallaşmasını ifade eder. Bu münasebetle mali yapının gelişim süreci ve bu süreçte uğradığı değişimin takibi de ayrıca önem kazanmaktadır. Milli mücadelenin başladığı dönemde ihtiyaç duyulan kaynakların tedarik edilme usulü ve bu kaynakları harcama biçimi özü itibariyle mali bir meseledir ve kendine özgü bir mali yapıtı gerektirmektedir.Tarihi gelişim içerisinde mali yapıyı etkileyen iç ve dış etkenlerin olması doğaldır. Lozan Antlaşması’nın Türk mali sistemi üzerinde vesayeti kaldırıcı etkisi bir dış etkendir. İzmir İktisat Kongresi kararları ve yeni devletin yaşadığı anayasal değişimin mali yapıya tesirleri göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir iç etkendir. Burada yeni devletin kurucu iradesini ortaya koyan Mustafa Kemal Atatürk’ün mali hassasiyetlerinin mali yapı üzerindeki yönlendirici etkisini dikkate almak gerekir. Maliye Vekaleti’ nin 1920’den müstakil bir teşkilat kanununun çıkarıldığı 1936 tarihine kadar geçen kurumsallaşma çabaları dikkat çekicidir. Osmanlı Devleti’nden devir alınan mali yapıda değişiklikler, 1927 yılı Bütçe Kanunu’yla birlikte başlamıştır. 1929 yılında, bakanlıkların teşkilat kanunları çıkarılana kadar teşkilat kanunu hükmünde olan bir düzenleme yapılarak mali yapı geliştirilmiştir. 1933 yılında İstanbul Maliye Teşkilatı’na ilişkin düzenleme, gelirlerin büyük kısmının İstanbul’da toplanması dolayısıyla İstanbul’a özgüdür, Nihayet 1936 yılında Maliye Bakanlığı’nın müstakil teşkilat kanunu ve nizamnamesi çıkarılarak maliye teşkilatı kadro, unvan, görev bakımından sistematik bir yapıya kavuşturulmuştur.