XV ve XVI. yüzyıllarda Teke sancağı / Behset Karaca; Danışman Mehmet Ali Ünal.
Özet
Teke sancağının kapladığı alan, ilkçağdan itibaren yerleşme yeri olarak önemsiz günümüze kadar muhafaza etmiştir. Burası ilkçağlardaki bölge adıyla Pamfilya'nın tümünü, Likya'nın doğudaki büyük bir bölümünü, ve Pisidya'nın güneyini içine almaktadır. Burası Türklerin fethine kadar Prehistorik, Hititler, Lidyalılar, Persler, Makedonyalır, Ptolemaiosllar, Selevkoslar, Bergamalılar, Roma Eyaleti Klilikia, Amyntas, Roma İmparatorluk Devri ve Bizanslıların hakimiyeti altında kalmıştır. Bir iki defa el değiştirmeden sonra Selçuklular'ın kesin hakimiyeti 1216'da başlamıştır. XIII. asrın sonu ile XIV. asrın başlarında Hamidoğullarının Antalya şubesinin veya Tekeoğullarının eline geçmiştir. Osmanlı hakimiyeti ise 1390-1393 tarihleri arasında olmuştur. Teke-ili veya Teke sancağında 1511'de meydana gelen Şahkulu isyanı ve daha sonraki dönemde olan suhte ayaklanmaları haricinde pek fazla bir olay meydana gelmemiş, istikrar ve huzur son zamanlara kadar sürmüştür. Bu isyan ve olaylar neticesinde yeni fethedilen Modon, Koron gibi adalara sürgünler olmuştur. Ayrıca İran'a da büyük çaplı göçler vukuu bulmuştur. Teke sancağının iktisadi yönden ağırlık noktasını yine köyler oluşturmaktadır. Köylerde hemen hemen her türlü ürün yetiştirlmektedir Bunun yanısıra cemaatlerin de hayvancılıkla birlikte ziraatle ugraştıkları görünmektedir. Teke sancağı miri arazi rejiminin uygulandığı bölgelerdendir. Sancak hasılı genel olarak padişah haslarına, sancakbeyi haslarına, zeamet ve tımarlara ayrılmıştır. Teke sancağı vakıflar yönünden de çok zengindir. Teke sancağında 1455 tarihinde 63, 1479-1480'de 27, 1530'da 151 ve 1567 yılında ise 216 evkaf olup, bunlar cami, mescid, zaviye, türbe, imaret, çeşme, medrese, muallimhane, kilise ve kişi vakıflarıdır.