Osmanlı Devleti'nde sefaret tercümanları / Türkan Polatcı ; danışman Nedim İpek
Özet
Tarih boyunca devletler birbirleriyle siyasî, iktisadî ve sosyal alanlarda ilişki kurmuşlardır. Devletler bu ilişkileri elçileri vasıtasıyla sağlamışlardır. Dilleri farklı olan elçiler bu görevlerini yerine getirirken söz ve tazıları tercüme etmek için tercümanlardan faydalanmışlardır. Osmanlı Devleti’nde elçilik görevi yapan kişilere bir tercüman verilmesi genel kural haline gelmişti. İlk zamanlarda bu tercümanlar Osmanlı uyruğundan seçilerek yabancı elçiliklere gönderilmekteydiler. Bunların en önemli görevleri metni harfi harfine çevirmekten çok içeriği aktarmaktı. Tercümanlar, İstanbul’daki elçilerin ve taşrada konsolosların karşılaştıkları olaylarda kamuoyunun nabzını tutmanın yanında, ülkenin hukuku, davranış ve dillerini bilmeleri bakımından önemli bilgi ve istihbarat kaynaklarına sahiptirler. Tercümanlar ülkenin dilin bildiklerinden yabancı devletlere ait tüm işlere katılmak zorundaydılar. Bunun yanında ticari antlaşmalar, hukuksal işlemler ve diplomatik görüşmelerle de ilgileniyorlardı. Tercümanlar çevirmen, aracı, müzakereci, gözlemci, sözcü, kanun adamı, maslahatgüzar, doğu dilleri hocası olabiliyorlardı. Bu nedenle de uzun yıllar boyunca diplomasinin en kilit aktörleri durumuna gelmişlerdir. Avrupa Devletleri’nin padişah tebaasından olan bu kişilere itimatlarının olmaması, özellikle XVII. yüzyıldan itibaren onları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yöntemler uygulamaya sevk edilmiş ve bu eksikliği gidermek için Doğu dillerini küçük yaşta öğretebilecekleri gençler yetiştirmeye başlamışlardır.