Phaeodactylum tricornutum ve dunaliella tertiolecta tarafından metal biyokullanımı, biyobirikimi ve toksisite değerlendirmesi / Zeynep Seda Taylan; Danışman Hülya Böke Özkoç
Özet
Bu çalışmanın amacı, ağır metallerin deniz algleri tarafından alımının, birikiminin, toksisitesinin, organizma sayılarında ve klorofil içeriklerinde meydana getirdiği değişimlerin incelenmesidir. Bu nedenle besin zincirinde önemli olan yeşil alg Dunaliella tertiolecta ve diatom kahverengi alg Phaeodactylum tricornutum kontrol organizması olarak kullanılmıştır. Ağır metal olarak ise bakır ve çinko metalleri seçilmiştir. Seçilen ağır metallerin çalışmadaki konsantrasyonlarına karar verirken, sucul ortamda bulunacak maksimum ve minimum konsantrasyonları göz önünde bulundurulmuştur. Organizmaların bulunduğu ortama yalnızca 1 ağır metal eklenmiş ve 4-7 gün boyunca kesikli sistemde çalıştırılmıştır. Deneyler 3 aşamadan oluşmaktadır. Alg örneklerine 4-7 gün boyunca ilk aşamada yüksek konsantrasyonda metal; ikinci aşamada düşük konsantrasyonda metal; üçüncü aşamada da azot ve fosfor varlığında düşük konsantrasyonda metal uygulanarak organizmaların ağır metali biyoakümülasyonu (BA), biyokonsantrasyon faktörü (BCF), hücre inhibisyon değerleri, klorofil içerikleri bulunmuş ve literatür değerleri ile kıyaslanmıştır. Genel olarak metal alımı ile organizma sayılarında, klorofil konsantrasyonlarında ve biyokonsantrasyon faktörlerinde (BCF) azalma, biyoakümülasyon (BA) değerleri ve inhibisyon yüzdelerinde ise artışlar gözlemlenmiştir. Ancak yüksek konsantrasyonlu uygulamalarda 5 mg/L'lik metal dozunda inbisyonun olduğu; daha yüksek olan 10 mg/L, 20 mg/L, 30 mg/L ve 50 mg/L'lik metal dozlarında ise inhibisyonun olmadığı gözlemlenmiştir. 0,05 mg/L, 0,25 mg/L, 0,50 mg/L, 1 mg/L, 1,50 mg/L'lik düşük metal dozlarında ise inhibisyon yüzdelerinin arttığı gözlemlenmiştir. Deniz diatomu Phaeodactylum tricornutum ve yeşil alg Dunaliella tertiolecta'nın çinko alımlarının bakır alımlarından daha fazla olduğu belirlenmiştir. Bakır metali her iki organizmaya da çinkodan daha toksiktir. Metal konsantrasyonu ve maruziyet süresi arttıkça inhisyon oluşumunun yanı sıra hücre içine alınan metal miktarlarında azalma, hücre yüzeylerine adsorblanan metal miktarlarında ise artışlar elde edilmiştir.