Institution Background Image

OMU DSpace Database

The scientific memory of Ondokuz Mayıs University. Publications and projects, all in one place. The heart of open science beats here. 'Open Science. Visible Impact.'

Sections in DSpace

Select a community to browse its collections.

Now showing 1 - 5 of 7

Recent Submissions

  • Item type:Specialist Thesis,
    Askariasis İle Demir Eksikliği Anemisi Arasındaki İlişki
    (1990) İşlek, İsmail
    -52- ÖZET Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Has talıkları Anabilim Dalı'nda izlenen ve klinik semptom veren 26 askariasis'li olguda demir eksikliği anemisi (DEA) tanısını (Hb, Hct, KK, Ret, MCV, MCHC, SD, SDBK, TS, SF) ve oral demir emilimini gösterecek hematolojik testler çalışıldı. Askariasis'li olguların oral demir absorpsiyon- Iarını ve diğer hematolojik verilerini karşılaştırmak açısından benzer yaş gruplarından 11 sağlıklı ve 10 nonspesifik DEA'lı çocuk kontrol grubu olarak alındı. Askariasis'li olgularda demir emilimi sonuçları sağlıklı kontrol olgularıyla kıyaslandığında, gerek tedavi öncesi, gerekse tedavinin 10. günü ve 3. ayında benzer düzeylerde bulundu (p> 0.05). DEA grubunda ise demir emilimi sonuçlan diğer iki gruptan farklı düzeylerde idi (p< 0.001). Askariasis'li olguların hiç birinde DEA saptanamadı (p> 0.05). Çalışmanın bu sonuçları; askariasis'de demir emiliminin bozulma dığını, askariasis'e sekonder DEA'nin gelişmediğini ve her iki tablonun birlikte görülmesi durumlarında DEA'nin belirgin bir nutrisyonel yetersizlik sonucu gelişmiş olabileceğini göstermektedir.
  • Item type:Specialist Thesis,
    Malign Neoplazmlı Hastalarda Major Depresyon Prevalansı ve Etkileyen Faktörler
    (1990) Tezcan, A.ertan
    -27- ÖZET VE SONUÇ Kanserli hastalarda oluşan depresyon prevalansı- nı araştıran çalışmalar depresif semptomatoloji ele alı narak yapılmıştır. Bu hastalarda depresyon oluşumunu etkileyen faktörler halen tartışmalıdır. Bu nedenle ça lışmamızda operabl dönem malign neoplazmlı hastalarda major depresyon prevalansı ve bu prevalansı etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları Has tanesi' nde operabl neoplazm tanısı konulan 207 erişkin hastaya klinik muayene ve psikometrik ölçümler uygulana rak yapılmıştır. Bu çalışmada malign neoplazmlı hasta larda, benign neoplazmı olan hastalara göre major dep resyon prevalansınm anlamlı olarak yüksek olduğu sap tanmıştır. Malign neoplazmlı hastalar, major depresyonu olan ve olmayanlar şeklinde gruplanarak çeşitli parametreler de istatistiki olarak karşılaştırılmışlardır. Major depresyonu mevcut olan hasta grubunda major depresyonu olmayanlara oranla kadınların çoğunlukta olduğu, medeni ve sosyoekonomik durumun anlamlı olarak farklı olduğu-28- görülmüştür. Ayrıca major depresyonun sindirim siste mi malign neoplazmlxlarxnda önemli derecede fazla oldu ğu saptanmıştır. Dolayısıyla, özellikle sindirim sistemi malign neoplazmlarında, bekar-dul olanlarda, kadın cinsiyetin de, düşük sosyoekonomik düzeydeki hastalarda psikiyatrik yaklaşımın gerektiği vurgulanmak istenmiştir.
  • Item type:Specialist Thesis,
    Yenidoğan Sepsisinin Erken Tanısında Laboratuvar Testlerinin Değeri
    (1990) Hancıoğlu, Erdal
    -56- ÖZET Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hasta lıkları Anabilim Dalı'nda takip edilen, yaşları 0-28 gün arasında değişen 26 yenidoğan sepsisli olgunun total lökosit, total nötrofil ve immatür nötrofil sayıları, immatür-total ve immatür-matür nötrofil oranları, olgun nötrofillerde dejeneratif değişikliklerin varlığı, trombosit sayısı, nitroblue tetrazolium testi, serum CRP ve haptoglobin düzeyleri, eritrosit sediman tasyon hızı ile serum immünglobülin M ve G düzeyleri incelendi ve bun ların yenidoğan sepsisinin erken tanısındaki değerleri araştırıldı. Aynı yaş ortalamasında toplam 15 sağlıklı bebek de kontrol olarak alındı. Sepsisli olgularda, total nötrofil ve immatür nötrofil sayıları, immatür-total nötrofil ve immatür-matür nötrofil oranı, toksik granülasyon, hematolojik puanlama sistemi ile serum CRP ve haptoglobin düzeylerinin kontrol grubuna göre önemli derecede farklı oldukları belirlendi. Çalışma mızda araştırılan total beyaz küre sayısı, NBT testi, eritrosit sediman tasyon hızı ve serum IgM değerlerinin ise yenidoğan sepsisinin erken tanı sında öneminin olmadığı görüldü. Çalışmanın bu sonuçları ile, klinik olarak sepsis düşünülen yeni- doğanlarda, yüksek total nötrofil, immatür nötrofil sayısı, immatür-total nötrofil ve immatür-matür nötrofil oranı, olgun nötrofillerde toksik granü- lasyonun varlığı, trombositopeninin bulunması ile serum CRP ve haptoglobin düzeyinin sepsis tanısını desteklediği ve tanıya yardımcı yöntemler olarak kullanılabileceği sonucuna varıldı.
  • Item type:Specialist Thesis,
    Çocukluk Çağı Primer Malign Kemik Tümörlü Olguların Retrospektif Değerlendirilmesi
    (2010) Bülbül, Beyhan; Elli, Murat
    Çalışmamızda Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı'nda takip ve tedavi edilen 28'i Osteosarkom ve 27'si Ewing Sarkom toplam 55 olgunun epidemiyolojik ve klinik özellikleri, tedavi sonuçları, uzun dönem komplikasyonları retrospektif olarak incelendi.Osteosarkomlu olguların (n=28) ortalama tanı yaşı 13.4±2.5 yıl ( 8.1 -17.1 yaş) olup, erkek/kız oranı 1 olarak saptandı. En sık başvuru yakınmalarının lokalize ağrı (%96.4) ve şişlik (%100) olduğu görüldü. Primer tümör bölgesi 26 olguda (%92.9) uzun kemiklerde, 2 olguda (%7.1) aksiyel kemiklerde saptandı. Primer lezyonun yerleştiği kemikler sırasıyla femur (%60.7), tibia (%17.8) ve humerus (%10.7) idi. Histopatolojik incelemede konvansiyonel tip % 89.3 ile en sık görülen alt tip idi (n=25) ve çoğunluğu osteoblastik tipten (%82.1) oluşmaktaydı. Diğer histopatolojik alt tipler telenjiektatik (n=2) ve parosteal osteosarkom (n=1) olarak saptandı. Olguların %32.1' inde uzak metastaz (n=9) ve %17.9' unda skip metastaz (n=5) olmak üzere toplam 14 olguda (%50.0) tanı sırasında uzak yayılım saptandı. 18 olguya (%72) neoadjuvan kemoterapi, 20 olguya (%90.9) adjuvan kemoterapi uygulandığı tespit edildi. Olguların 12'sine ekstremite koruyucu cerrahi, 10' una amputasyon yapıldığı saptandı. Osteosarkom olgularının ortalama ve ortanca izlem süreleri sırasıyla 102 ay ve 40.5 ay idi (en fazla 231 ay). Sağ kalım analizleri sonucunda toplam sağ kalım oranı %36.6±12.1 olarak saptandı.Ewing Sarkomlu olguların (n=27) ortalama tanı yaşı 11.36 ±3.98 yıl ( 8 ay- 17.9) olup, erkek/kız oranı 1.7 olarak saptandı. En sık başvuru yakınmalarının lokalize ağrı (%96.3) ve şişlik (%100) olduğu görüldü. Primer tümör bölgesi 16 olguda (%59.3) uzun kemiklerde, 11 olguda (%40.7) aksiyel kemiklerde saptandı. Primer lezyonun yerleştiği kemikler sırasıyla femur (%26), tibia (%14.8), pelvis (%14.8) ve fibula (%11.1) idi. Başvuru anında 3 olguda ( %11.1 ) kemik iliği tutulumu tespit edildi. Toplam 9 olguda (%33.3) tanı sırasında uzak yayılım saptandı. 23 olguya (%92) neoadjuvan kemoterapi, 17 olguya (%77.2) adjuvan kemoterapi uygulandığı tespit edildi. Olguların 13'üne ekstremite koruyucu cerrahi, 2'sine amputasyon yapıldığı saptandı. Radyoterapi olguların %65.3'ünde uygulandı (n=17) ve radyoterapi yeri 11 olguda primer tümör bölgesine, 5 olguda metastaz bölgesine, 1 olguda hem primer tümör hem metastaz bölgesine yönelik idi. Ewing Sarkom olgularının ortalama ve ortanca izlem süreleri sırasıyla 35.5 ve 19 ay (en fazla 355 ay) idi. Sağ kalım analizleri sonucunda toplam sağ kalım oranı %22.4±10.9 olarak saptandı.Sonuç olarak osteosarkom ve Ewing Sarkomu çocukluk çağı ve adölesan dönemde en sık görülen malign kemik tümörleridir. Malign kemik tümörlü olgularda son yıllarda yoğun sistemik ve lokal tedavi rejimlerinin kullanılması, ekstremite koruyucu cerrahi oranlarının artması sonucu sağ kalım oranlarında artış sağlanmıştır. Bu hastaların tedavisi multidisiplinerdir ve tedavide uzun dönem sağkalım yanında fiziksel, psikolojik ve mesleki disfonksiyonları en aza indirmek ve yaşam kalitesini artırmak amaçlanmalıdır.
  • Item type:Specialist Thesis,
    Rijit Bronkoskopi Yapılan Pediatrik Hastalarda İki Farklı Dozda Remifentanil İnfüzyonunun Hemodinami, Nöromüsküler Blokör Tüketimi ve Derlenme Süresine Etkileri Açısından Karşılaştırılması
    (2010) Tekşan, Leyla; Barış, Sibel
    Rijit bronkoskopi özellikle pediyatrik yaş grubunda yabancı cisim aspirasyonu vakalarında tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Rijit bronkoskopi hemodinamik ve stres yanıtı fazla etkilemektedir, bu nedenle anestezi derinliğinin yeterli olması gerekmektedir. Ancak yabancı cisme bağlı bronkoskopi girişimleri çok hızlı sona erebilmektedir. Remifentanil kısa etki süreli güçlü bir analjeziktir, propofol ise yine kısa etkili anestezik ajandır. Bu çalışmada pediatrik hastalarda yapılacak rijit bronkoskopide, propofol, mivakuryum ve beraberinde iki farklı dozda remifentanil infüzyonunun nöromüsküler fonksiyonlara, hemodinamiye ve derlenme süresine etkilerini araştırmayı amaçladık.Çalışmaya Ondokuz Mayıs Üniversitesi Etik kurul izni ve hasta yakınının yazılı onayı alındıktan sonra rijit bronkoskopi yapılması planlanan ASA I-II, yaşları 3?12 arasında olan toplam 70 hasta alındı. Bilinen kardiyak, renal, endokrin, hepatik hastalığı bulunan ve oda havasında SpO2 <%95 olanlar çalışmaya dahil edilmedi. Prospektif, randomize, çift-kör olarak planlanan araştırmada, çalışmaya dahil edilen 70 hasta rastgele olarak her biri 35 hastadan oluşan 2 gruba ayrıldı. Sonuçları etkilememesi için hastalara premedikasyon verilmedi. Operasyon odasına alınan hastalara rutin monitörizasyon uygulandı.Grup R1'deki hastalara 0.1 µg/kg/dakika remifentanil infüzyonu başlandı.10 dakika sonra 3 mg/kg propofol, 0.01 mg/kg atropin, kirpik refleksi kaybolunca 0.2 mg/kg mivakuryum yapılıp 5?13 mg/kg/saat propofol infüzyonu başlandı. Anestezi devamlılığı propofol 5?13 mg/kg/saat ve remifentanil 0.1 µg/kg/dakika ile sağlandı. Grup R2'deki hastalara 0.2 µg/kg/dakika remifentanil infüzyonu başlandı. 10 dakika sonra 3 mg/kg propofol, 0.01 mg/kg atropin, kirpik refleksi kaybolunca 0.2 mg/kg mivakuryum yapılıp 5?13 mg/kg/saat propofol infüzyonu başlandı. Anestezi devamlılığı propofol 5?13 mg/kg/saat ve remifentanil 0.2 µg/kg/dakika ile sağlandı. Hastaların preoperatif, indüksiyondan bir dakika sonra, rijit bronkoskopun yerleştirilmesinden sonra 1., 3., 5., 10., 15., 20., 25., 30. dakikalarda kalp atım hızı, sistolik arter basıncı, diyastolik arter basıncı, ortalama arter basıncı, SpO2, vücut-başparmak sıcaklıkları ile tüketilen propofol ve mivakuryum miktarları kaydedildi. Postoperatif dönemde 1., 5., 15., 25., 35., 45. dakikalarda kalp atım hızı, sistolik arter basıncı, diyastolik arter basıncı, ortalama arter basıncı değerleri ile spontan göz açma zamanı, Modifiye Aldrete Skoru ? 9 olduğu süre kaydedildi.Hastaların demografik verilerinde, SpO2 değerlerinde, vücut-başparmak sıcaklıklarında, nöromüsküler monitörizasyon değerlerinde ve mivakuryum tüketiminde gruplar arasında fark saptanmadı (p>0.05).Gruplar arası karşılaştırmada, indüksiyondan 1 dk ve bronkoskopiden 1 dk sonraki kalp atım hızı değerleri Grup R1'de Grup R2'ye göre yüksek bulunmuştur (p>0.05). Bronkoskopiden 1 dk sonraki sistolik, diyastolik ve ortalama arter basınçları Grup R1'de Grup R2'ye göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptanmıştır (p<0.01).Spontan göz açma süreleri Grup R1'de 8.6±1.3 dk, Grup R2'de 6.3±1.1 dk olarak bulunmuştur (p<0.05). Modifiye Aldrete Skorunun ? 9 olma süreleri Grup R1'de 19.8±3.0 dk, Grup R2'de 16.1±3.0 dk olarak bulunmuştur (p<0.01). Çalışmamızda, Grup R1'de propofol tüketimi Grup R2'ye göre daha fazlaydı (p<0.01). Propofol tüketiminin fazla olması sonucu Grup R1'de postoperatif derlenme süresi de daha uzun tespit edilmiştir.Hastaların hiçbirinde intraoperatif dönemde bradikardi, kas rijititesi, öğürme-sıçrama ve hipotansiyon görülmemiştir. Hipertansiyon Grup R1'de 28 hastada bronkoskopiden 1 dk sonra, iki hastada bronkoskopiden 15 dk sonra ve Grup R2'de ise üç olguda da bronkoskopiden 1 dk sonra tespit edilmiştir (p<0.001).Postoperatif dönemde hiçbir hastada bulantı-kusma, stridor ve retrosternal çekilme tespit edilmemiştir. Öksürük Grup R1'de 34 olguda, Grup R2'de ise 30 olguda görülmüştür (p>0.05).Sonuç olarak; pediyatrik rijit bronkoskopi uygulanacak 3 yaş ve üzeri olgularda, propofol ve 0.2 µg/kg/dk dozunda remifentanil ile uygulanan TİVA'nın hemodinamik stabilizasyon, düşük komplikasyon ve erken derlenme sağladığı kanısına varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Pediyatrik rijit bronkoskopi, remifentanil, nöromüsküler monitörizasyon, derlenme.